ŞAİR Yücel DUMAN
 
Şairimiz ,AĞABEYİMİZ, Sn: Yücel DUMAN 'ın şiirlerinin devamı ana sayfanın 2. alt sayfadan okuyabilirsiniz...




ŞAİR YÜCEL DUMAN  (COŞİKLİ)  
Almanya Wiesbaden
yupama@hotmail.de


 

SEN  OLMAZSAN.
İstediğinden başın üstüne beni koydun.
İstemediğinde ayakların altına aldın.
Şimdi sen benden uzak ama huzursuz kaldın.
Bense ne seni anlayabildim nede mutlu oldum.

 
 Neydim nerelere bak düştüm ben.
Öldümü kaldımı bir gün sormadın sen.
Ne yapsanda benim unutamadığım sen.
Sen sormazsanda hayal kurduğum sendin.

 
Her ne türkü dinlşesem kulağımdaki tek ses.
Tenefus ettiğim ciğerlerimdeki nefes.
Yaşadığım ev şimdi bana celikten bir kafes.
Hemen ölürdüm eger sen olmazsan.

 Yazan : Y ücel Duman  / Almanya 
                                                 
Wiesbaden

yupama@hotmail.de

www.bedevagel.tr.gg

21  /  4  / 010



DERSİM'İ
Aslanlarin yurdudur tilkiler giremez.

Dersilmli olmayan bilemez anlayamaz.

Korkmayin insana kültürden başka zarar vermez.

İnanmasan gel,de kendin gör DERSİM'İ.

 

 

Yıllardır yaraları sarılmadı ve sarılmıyor.

Bunu devletinden ve her partiden bekliyor.

Bana geridön,gel yücel diye sesleniyor.

İnanmasan git,de kendin gör DERSİM'İ.

 

 

Degişiyormu dersimli yoksa kalmayan gücüm.

Gurbette sürmüşler gecimdir tek sucum.

Bekle az kaldı yaşamım benim işim

Kapalı gözlerle gidip görecem DERSİM'i

 

 

Yazan: yücel Duman

Almanya / Wiesbaden

yupama@hotmail.de




 
GECEN YARINLARIMIZ GELECEKTEKİ GÜNLERİMİZ OLMASIN.
 
is ve irademizle nazik ve cocukca cıkardığımız sesle ali beni yakalayamaz'' Oysa hayatta yakalayamadığımız ne çok şey var.
Çoçukken yakalayamadıkları mıza güler gecerdik.Şimdi ise yakalanamayan herşeyin ardından bazen sessizce bazen hıçkırıklarla ağlıyoruz. Büyüdükçe hayatın ne kadar zorlu olduğunu,büyüdükç e hataların ne kadar telafisiz olduğunu, her gecen günün biraz daha acı olduğunu,ögreniyoruz...
Saklambaçlarımız vardı
çelik comak,larımız vardı bizim,dün gibi aklımda,sanki bugün yine ''yılmaz akgül veyrani hüseyin ,Garip ,Apdullah yavuz cihan Sahbatin engin Mehmet, Murat ,Tüncer ,Üngül ,Binaz ,Güzel,Yıldız cıkmış'' akşam olacak gelecekler ve tekrar oynayacağız.Arkadaşın biri gene sayacak önce ''haksızlık bu hep bana saydırıyorsunuz' 'diyerek kızacak.yada sevinecek ''senin hayatın saymakla gecer''diyecek ve hep bir ağızdan güleceğiz sanki... Şimdilerde ise hayatımız gecen acı günleri saymakla geciyor.Oysa çoçukluğumda duymuştum bu sözüde gülmüştüm. Hayat işte güldüğün söze bazen ağlatabiliyor. Çoçukluğumuzda idi mutluluğumuz, heyacanlarımız , korkularımız. Küçükken karanlıktan çok korkardık her çoçuk gibi,ozamandan bu zamana değişmeyen tek şey karanlıkta ağlamalarımız.Küçükken korkudan büyükken kimse görmesin diye...
Bir yudum suyun Berraklığında Paylaşmak hayatı, Bulutların arasında Yaylanarak uçuşan Serçelerin coşkusunda Yaşamak güzellikleri, Kökleri üzerine Dikilen binalara Bağlılığında tutunmak Nefes almaya Ve bir damla güneş Işığının sıcaklığında Doğmak yeniden; Yeniliklere, Yeni bir günle.
Hayat kısa, kuralları yık. Kolay affet. Yavaş öp. Kalpten sev. Kahkahalara boğul. Ve yüzünü güldürmeyi başaran hiçbir şeye sırtını dönme:)
Sen benim kaybetmek istemediğim sin ey dost ey hayat ey arkadaş ey sevgilim .
Ne zaman adam gibi adam oluyor insan;
Çok gezdiğinde mi
Çok gördüğünde mi
Çok bildiğinde mi ?...
Çok ünlü, çok zengin olduğunda mı; çok sevildiğinde mi ?...
Yoksa bunların hepsi bir kenara
bırakıp ADAM GİBİ SEVDİĞİNDE mi
Sevmek için o kadar fırsatımız olmasına karşın dünyada o kadar az sevgi vardır ki. İnsanlar yalnız ağlamakta, yalnız ölmekteler. Çocuklara kötü muamele edilmekte, yaşlılar son günlerini sevecenlik ve sevgiden uzak geçirmektedirler. Sevgi gösterisine bu kadar çok ihtiyaç olan bir dünyada, yaşamımızdaki insanlara sadece ...sıcak bir kucaklama ya da uzatılan bir elden daha karmaşık olmayan bir hareketle yardım edecek büyük bir gücümüz olduğunu anlamak çok önemlidir.
sevgi, şöyle Canım yalnızca sevmek istiyor seni. Unutup, tekrar hatırladığım çok sevdiğim bir şarkıyı hiç bıkmadan defalarca ara vermeden içten içe mırıldanıp zamandan koparıp alır gibi
yalvarmaktadır: "Pek çok sevgi eylemine alıştırın kendinizi, çünkü bunlar ruhu tutuşturur ve eritir."
Dünyayı daha iyi, daha sevgi dolu bir yer yapmak için neler yaptığımızı düşünmek için en uygun zaman günün sonudur. Geceler boyunca aklımıza hiçbir şey gelmiyorsa, dünyayı daha iyiye doğru nasıl değiştirebileceğimizi düşünmek için de uygun bir zamandır bu. Öyle çok büyük boyutlu şeyler yapmamıza da gerek yoktur; var olan basit şeyler üzerinde bir şeyler yapmak da yeterlidir: Etmediğimiz bir telefon, yazmayı ertelediğimiz o not, takdir etmediğimiz o iyilik. İş sevgiyi vermeye gelince fırsatlar sonsuzdur ve bunu hepimiz yapabiliriz.
Hepiniz sevgile kalın sevgi sizden siz istedikcede ayrılmasın......
 
 
Saygılarımla.
 
 
 
SEN
Bana derler yerden yere sürünmüşsün.
Yılar sonra beyaz,lara bürünmüşsün.
Ha yok olup gitmişsin yada gözlerden kaybolmuşsun.
Dertleri ceken yaşayan ben ağlayan SEN.
 
Ağastost sıcağı senle vardı demek.
Sana olan sevgim ya bunca emek.
Bunca aşk
i derdini tek tarafli cekmek.
Derdi ceken ben yabancilara giden SEN .
 
Zor olan ne derttir nede keder.
Senin yokluğun cehnemden beter.
Bu dünyayı sen gibi yücelde terk eder.
Göcüp giden ben hala yaşayan SEN.
 
Şimdi ömrümün yarısını bitirmişem.
Aşkın sarabını sensiz icmişem.
Sensiz cehnem ateşinden pişmişem.
Cahir cahir yanan ben su dökmeyen SEN.
 
 
Yazan.Yücel Duman Almanya Wiesbaden.
yupama@hotmail.de
16 / 12 / 09





BENİM ÖZLEDİĞİMİ SENİNDE ÖZLEDİĞİNDİR DOST.
 
Sana bakarken gülümsemeyi özledim,
Gözlerine mühürlenip öylece kalmayı
,senle celik çomak oynamayı,deynek topu oynamayı özledim.
Soğuk günlerde kardan ,Kar topu yada,Okula gitmeyi özledim.
Ankara lastiklerimizin üzerinden kardan kaymayı özledim.
İçimde tutsak ettiğim duygularımı yüzüne söylerken,ki halimi[zi],
Ve akabinde senin söylediklerinin yanında
. Benimkilerin hafif kalışını görmeyi özledim..
Otobüste
hepimizin bir aradan ankraya kadar o otubüste konuşulanları özledim..
Aniden sarılarak
ayrılmışlarımızı özledim..
Birbirimizi görmeden, tanimadan ve sadece ‘hissederek’ y
ürüttüğümüz dostluk ilişkisi yaşamimizdaki diger ilişkilerden cok farkli gelişiyor..
Gercek ya
şamda önce fizikleriyle, giyim kuşamlariyla, sonra da fikirleriyle ve yaşam görüşleriyle, zihinleriyle tanişiriz insanlarin..
Oysa burada, sanal ortamda,
önce fikirler ve görüşler ön plandadir, birbirimizi zihinlerimizle taniriz, severiz (ya da sevmeyiz) ve bazen de tanimak isteriz, görüşür tanişiriz.
T
ıpki okyanusun sahilinde durmadan kumdan kaleler yapan ve sonra da bir vuruşta gülerek yikiveren cocuklar gibi.
Oysa sizler kumdan kaleler yaptikca okyanus sahile daha cok kum yi
ğmaktadir.
Ve yaptiginiz kaleleri yiktikca okyanus sizlere g
ülmektedir…’
Kendine m
ükemmel bir kişilik yaratmak cok kolay..
Zor olan,oldu
ğunu dürüstce olabilmek.
En aci gerce
ğin bile en güzel yalandan üstün olduğunu hatirla çocukluk hatrası için.
D
ürüstlük temelinde oturan dostluklarin daha degerli ve uzun ömürlü olacağini ta icinde biliyorsun…
Unutma, uzun vadede d
ürüstlük her zaman galip gelecektir.Çocukluğunu düşünürsen,Çocukca bakarsan eyer.
C
ünkü sen biriciksin, cok degerlisin. Sonradan acisini cekeceğin hayalleri yaratma..
Aciniz, idrakinizi kaplayan kabu
ğun kirilmasidir.
Nasil ki, bir meyvanin yure
ğinin güneşi görebilmesi icin kabuğunun catlamasi gerekir, aci da sizin icin oyledir.
Kalbinizi g
üncel yasantinizin mucizelerine hayran tutabilseydiniz, aciniz mutluluğunuzdan daha az görkemli olmazdi.
T
ıpki tarlalarinizdan gecip giden mevsimler gibi, yüreğinizin mevsimlerini de kabul edebilseydiniz,
Pismanlik ve Acilarinizin co
ğu kendinizce secilmistir.
İcinizdeki hekimin hastalikli benliğinizi tedavi amaciyla verdiği tatsiz ilactir…
Bu nedenle, icinizdeki hekime g
üvenin ve uzattiği devayi sukunetle ve yatisarak icinde.’
Kar
şindakine güvenmek istiyorsan, dürüstlük ariyorsan, önce kendini güvenilir kilmalisin.
Bunun da yolu bir; aci da olsa, zor da gelse kendinle tanis ve bize seni sun..
C
ünkü biz seni seviyoruz, klavyenin tuşlarindakini sahte dostu degil, sadece ve tam da şu halinle seni…
Sancılarındır bizi canlı kılan ve yeniden yaşama bağlayan..
M
utlulğu sakınarak sürdür; ödünç alınmıştır cünkü.. NEREYE GiDERSEN GiT Yürüdüğün o bildik yolda yeni başlangıçlar olacaktır.. Korkular, kuşkularla dolu zorluklar yaşanacaktır..
Mutlu
şaşkınlıklar da olacaktır.. Bir dönemeçte dünya ayaklarının altında uzanacak, bir diğerinde derin vadiler karşılayacaktir seni..
Yürüdükçe yeni tatlar, yeni kokular, yeni dokunuşlar kesecek yolunu..
Bu sectiğin yol senin mutluluğun, senin yaşamın.. Mutluluk diliyorum.. Ancak kendi kabuğuna çekilerek yaşanan mutluluğu değil.. Rahatlık uğruna hayallerinden vazgeçerek elde edilen türden olanı da değil..
Gerçekten yapmak istediklerini yaparken yaşanacak mutluluğu.. Ya da caba gösterme riskini, verme riskini, sevme riskini g
öze aldığında duyulan mutlulukları.
Sizlere mutluluklar sunmaktan başka son bulamadığımdan size mutluluk ve çocukca dostluklar sunuyorm sayın okuyan dost,ve dostlar.
 
Saygılarımla
Yazan Yücel Duman Almanya Wiesbaden.
yupama@hotmail.de
17 / 8 / 09 




BANA NELLER OLDUĞUNU SEN ANLAT
SADIK DOSTUM ANNEM.
 
Nerelerdeydin bu saate kadar ?
Ben gitmeliyim şimdi senden, Vaktinde yetişebilmek için bir bilinmeze.
Nereye böyle erken, erken " deme, Çok bekledim seni; bir nefes daha fazladan
kalabilmek için bizde. " Bu kadar çabuk mu ? " deme sakın… Kovalamaca
oynayan akreple yelkovanı hiç suçlama, Sana su gibi akıp geçen
saatlerin Her dakikasının, her bir saniyesinde bir iğne saplandı benim yüreğime
Sen kim bilir hangi sevdalarda, hangi pamuk bulutun üzerindeydin Seni beklerken
Aslında daha çok çocuktuk senleki karşılıkli kave yudumlamadıksada.
Çoçukken yarın neler oynayabiliriz diye düşünürdük,şimdi ise yarın bize hayat hangi oyunu oynayacak diye düşünüyoruz... çoçukken körebe'lerimiz vardı bizim,gözümüz her bağlandığında karşımızda duranları yakalama heyacanımız,sonra belli belirsiz yerden gelen dokunuşlar ve sesler ''h
 
 
günsayan denize yazi yazan benim azap saatlerimde.Bir acı denizinde
kayboldumumutlarım Ağlarım dalgalardan görülmez gözyaşlarım Bir
boşluğa asılmış kanayan fotoğrafın Gecelerde çırpınır e
lerim dümen salarken
gözlerim yıldızların iclerine kadar dalışlarını hatırlatmaklı .
 
 
 
m.sen bari teselli ver anlat bana neler olmuşluğu.
 
yazmakla, yazılmışlarda yaşamakla olmuyor ancak yaşananlar, hayat verebilir
yazılanlara ne kadar çaba göstersende boşa hep "o eksik yazılanlarda "a..."
hayal etmekle, rüyalarda görmekle veyahut yeri göyü süsleyip seyre durmakla
olmuyor... yazılmışlarda yaşanabileceğini düşşünsende okuyup uzaklara el
uzatsanda günü geceye yazıp,
şiirlerden seni görmek seni anlatmak
seni yaşamak,
zemheriyi bahara çevirsende olmuyor?
 
hem ne kadar anlam yüklenebilir kelime(kelam)lere bir kerem, bir aslı
olmadıktan sonra ne kadar göğüs gerilebilir ki hayata ve hayattakilere bir
ferhat, bir şirin olmadıktan sonra olmuyor... gecelerde hayali yaşayıp gün
ağardığında gerçeklere uyanmak bakan gözlerde umudu aradığını aramak
sonrada çaresizliğinle baş başa kalmak olmuyor... ne yazmadan, nede yazılmışları
yaşamadan olmuyor.
Sadık dostum anem sen anlat bana neler olduğunu.
 
Yazık, yarım kaldı bir sevda masalı daha. Hani mutlu sonla biterdi bütün masallar,
 
benim masalım acı sonlanmıştı ilk günden itibaren,
Kim kandırdı benim
büyümeye direnen çocuk yüreğimi, Neden öğretmediler AŞKIN tüm edebi
kuralları yıkan, Sonu hüzünle, kavuşamamakla biten gerçek bir masal olduğunu
 
.Asıl sevgi kavuşmamakmış,anlatmadılar Aslı ile keremin aşkını okumuş
anlayana kadar kendimi yaşamıştım kendim bitmiştim.
 
Yoksa kavuşamadığımız için mi aşığız seninle ?
Biz ! Ne hoş geliyor kulağa, söylemesi bile başka bir güzel Birkaç saatliğine olsa
da, biz olabilmek nasılda tarifsiz bir duygu. Ah ! geceleri
 
ay ışığında seni hatırlamak seni gecelere anlatmak şiirlere aktarıp
sitelerden dostlara aktarmak ne güzeldi sen yazmadığında sevmediğinden
anlayamaz duyguları konuşur yaşamışlar kadr net anlatırsın ama anlatmak
başkadır gecelerin sesizliğinde yaşamak başkadır,
Bir gece istedim, tek bir gece;
Y
anımdaolasın senle bir kocaaaa gecenin sesizliğini paylaşmak,
 
Tek bir isteğimdi paylaşacak kadar sokulup sana Kokunu duyumsayarak,sıcaklığını
tenimde, nefesini yüzümde hissederek
,gözlerinden kendimi görmek ama olmadı
ve olmuyorda
cünkü sennin bir cekilmez hayatın var şimdi sen o cekilmeyen
aşkı yaşiyon bense yokları düşüşlerim gecmişi sayıklar kadar bunamış
yalnızlığa itilmiş caresiz biriyim.
Gözümü açtığımda gördüğüm ilk ve en
güzel şeyi, Seni o an içinde yaşayabilmeyi istedim Gitmeden önce… Çok geç
kaldın can
gözüm… Bak işte, yokluğunda yüreğime iğneler saplayıp geçme direnen
 
bedenim,
Şimdi yazılarımda şiirlerimden makale ve romanımı süslerken
 
ya, tek tek söküyor iğneleri yerlerini kanata kanata İnanılmaz bir hızla. Şimdi
gitmeliyim ben… Bir iz
kalmış benliğimden tıpkı bizden önce sevenler
 gibi hani onlarda kavuşmadılar bedenleri toza dönerken sesleri bizim
kulağımızdan hep bazen şiir bazen romana döndü bu günki gibi.
 
Ey yar ! Yaralarım öyle derin, öyle çok kanıyor ki, Çok zaman alacak kabuk bağlaması ,
Şimdi gidiyorum 
yaralı gönlüme derin yaralar acan kibar insan,
 
Beni bekleyen bir bilinmeyene Bende bıraktığın en derin izinle birlikte…
Sevdamla… Şimdi gidiyorum
 
.Ben giderken bu yazıyı okuyan güzel dostlarıma en güzel mutluluklar
sunarak ben yaşamadım bende geri kalan tüm gencler işhlan sev
gilerini
AŞKLARINI yaşayacaklar ve yaşamaları icin duvacı olurum
-
 
Saygılarımla
yazan. yücel Duman Almanya Wiesbaden
yupama@hotmail.de
26 / 9 / 09
 
not??????????????????????????
Önemli olan kar
şindakinin sizi anlamasıdır, O sizi anlamasa
siz kendinizi anlatamasınız.
yücel Duman



 :::::ENGELMİ OLDUM:::::::::::

 Arife ayında, Bayram gününde.
Sen gel dedin,de ben gelmedim
Gün ışığında gecenin karanlığında.
Sen gel dedin,de ben gelmedim,mi  

Düşmanım var derim beni öldürürler.
Evimyakar ocağını söndürürler.
Sevenin var senin sever hemde güldürürler.

Sen güldürdün, de ben gülmedim,mi e köprüsü olduk wiesbadenden.
İnsan olduk kemikli etli bedenden.
Örnek almıştık dağılıp bitenlerden.
Sen devam dedin,de ben gelmedim,mi

BABAM BARAN 

 

 

Senle sevgi

 

 Yazan : Yücel Duman Almanya / Wiesbaden

yupama@hotmail.de

9 / 8 / 09

gülümseseydin.
 
yüreğimde şimşek çakardı güneş acardı.
 
gözlerim boşalır dudaklarım ıslakca. inle. sensizliği bozardık baran. ses kulaklarıma bir türkü olurdu.
 
oru sorman bana baran.
 
munzur harcikle kardeşliği andırırdı bana. baran. ve hep baktığım
duvarda senin resmin.
 
senin boşaltığın yerleri zaten dolmuyorda. bazan sesiz gecelerden dışarlard dolaşmakta baran.
 
a hislerine kapılınca.,bir şeyden zevk alamadığımı anlatamıyorum kimselere.
 
ve yanımda yoktun ve yoksun şimdide. ama sen gibi sıcaklık sen gibi heycan vermiyor inan baran. mak ve ucmak istesm baran ayaklarımın altına düşüyorum.
 
im ne düşündüğüm önemli degi hayatın bana sunduğu önemlidir
 
 
 


HAYAT VE SEN.

Neyse yüreğinden, aklından geçenler bedeninde yaşadığın odur hayat.
Ne bir eksik ne bir fazla olur sendeki, hayat.
Güzellik gördüğün kadardır, baktığın kadar görürsün.
Aslında güzellik çocuğun gülüşünü,yaşlının yüreğindeki kaygıyı,his etmektir.
Seve bildiğin kadar sevilirsin, kalbinin taşıdığı kadar aşık olursun,tabi ol ola bilirsen,ilha göreceğim dersen.
Çözmeye çallışırsın gecenin,karanlığını yıldızlara takılan gözlerin halbuki ayı coktan onutmuş yarına saman yolundan yolculuğa cıkmıştır.
Sevdiğinin ölümünü,ilk aşkının gidişini, kazmışsın, beynine hepsı oracıktan acı olur, saplanır yüreğine bazen nefes alamazsın.
Vücudun daha çok ağırlaşiyor diye kıvranırsın, işleri iyice zorlaştırmak isterse gözlerin,Birde,bir geldiğin yola gider.
Dudakların sesizliği bozmaya calışiyor. ya bir kısık ıslık yada bir aşk türküsü gibi icin,o günleri anlatan .müziklere kacar.
Kulakların. Acılarını anlatan her şeyi çıkış yolu,olarak dinlemeye cesaretlenmiştir.
Halbuki tek yaptığın, kendini teseli etmek , ic dünyana su serpmek gibi dünyanın acılarından dolayı.
Durmasını istemekten,zorluk cektiğin ıstırap çektirmekten gözlerin,Munzurun ,harcikle birleştiği noktadasın iki ırmaktır gözlerin akmaktan sesizce.
Geride bıraktıklarına zarar vermemekten başka şey değildir.Bir dağın eteğine çıkıp bağırdığında geri dönen sestir hayat.
Ne yaparsan odur karşılığı tarlaya ektiğin buğday mercimek yada nohut olmamış, o buğdayı bicmek zorunda kaldığın gibi.
Nasıl bakarsa gözlerin, gördüklerine inanmakla yetiniyor.
Olur.Bazen görmenin yetmediği sadece ve sadece inanmak istediğini görmektir hayat.
Hayatın boyunca çok darbeler yedin, ama hayatı görmedin ve yaşamadın diye varlığını yok sayabilirmisin,ki?
Dünyadaki her varlık, zamanına kadar tıpki gündüz ve gece gibi gece biter ve yeni nesiler doğar tıpkı güneş gibi.
Gözlerin görmek,istedikleridir yaşam,ister yeni doğan çocuk,ister güneşten sonra gelecek yağmur olsun.
Yaşarsan hayat sensin sende hayat ey okuyan dost güzel bir hayat sizin olsun dileğile.
saygılarımla.





 CİĞERİN YANSIN

B
itmedi sende cektiklerim ızdıraplar.

Hadi git surat
ını sevmeyen öpsü
n
Hergünüm
benim oğlumun hasretile başlar .

Ahımı hak ettin
seninde ciğerin yansın.

Bedenini kaplasın iyileşmeyen yara .
Hayatın boyunca
ciğerin yansın bir cıra .
Deği
l,ki sen benim yüzümü kara .
Saçımı akettin
seninde ciğerin yansın.

Bilseydim
seni duyguya yer yok dilinde
El pençe durmazdım senin önünde
.

Kapkara yastuttum
oğlumu görmediğimde .
Neşemi yok ettin
seninde ciğerin yansın.

Doğuştan
ben sevgiye aşka meyilli,idim .
Kimsenin
ihlamine muhtaç değildim.
Bir sana diz çöktüm
oğlum icin eğildim.

Canıma tak ettin
seninde ciğerin yansın.


Düşsemde kalkarım
ben tutmasınlar elimden .
Bedenim der merhamet yokmuş siz gibilerden.
Beddua
kötü söz çıkmazdı benim dilimden.

Sabrımı tükettin
seninde ciğerin yansın
.
Yazan: Yücel Duman Almanya Wiesbaden.
yupama@hotmail.de
5 / 6 / 09



DİKKAT ÇOCUK BİLE VURUYORLAR.

Yüreğimin orta yerinde kocaman bir ateş.
Artık
söndüremiyorum
, nefes alamıyorum, taşıyamıyorum bu bedeni.
İsyan kültüründen nasibini almadan büyüyen ben,
Politik ortamlardan bilinçli olarak uzak tutulan kuşağın parçasıyim ben,
İçimde yanar dağ gibi kaynayan isyan çığlıklarına yol aramaktayım ben
.
Kendimi nasıl da
onutulanların içinde hissediyorum, bi bilseniz
,
Sustuğum, karşı çıkmadığım, karşı çıkmasını öğrenemediğim bir dünya düzenidir
,
Bir düzenin parçası olduğum içinnir.

Şimdilerde yüzüme bir tokat gibi çarpıyor gittikçe karanlıklaşan dünya
da
,
Çölleşen iklimler, iki yüzlülük, sahtekârlık, yapan dostlardan.

Güven duygumu yitirdim.
Geleceğe olan inancımı yitirdim.
Güzel insanların insafsızca yok edilmesi, iyilerin doğruların itilip kakılması,
Sayıca az olanların, zayıfların üzerinde güç sahibi, iktidar sahibi olunması kahreden dertler beni
,
Onların ezilmesi benim haksızlığa uğramam
artık canıma tak etti.
Ciğerimin yandığını hissediyorum.
Var olmanın, var olmaya devam etmenin bir anlamını arar oldum.
Dedim ya, gücüm yetmiyor dışarıda olup bitenleri değiştirmeye.
İçimdeki isyan yüreği
me ve kalemime analatabilsem sizden anlayacağım ha dostlar.
Gözyaşlarım binlerce düğümden geçerek hem yüreğime akıyor hem dud
aklarıma.
Ne yazık ki ne yüreğimin ateşini söndürmeye yetiyor ne de gideni geri grtirmeye
.
Anlayamıyorum bir türlü yok etme, sindirme, intikam alma zihniyetini.
Nedir alınıp verilemeyen?
Nedir insanları kardeşçe yaşamaktan alıkoyan?
Binlerce neden, niçin?
Kendimi de sorumlu hissediyorum, yitirdiğimiz anlamlı her şey için
.
Ne zaman bir çocuğun masum bir çift gözüyle karşılaşsam utanıyorum bıraktığımız mirasa,
U
mut arayan gözlerine bir yanıt bulmak için düşünüyorum, bulamıyorum.
Ga
zetelerde kimi carşaf carşaf kötü yazar televziyonlarda politik yapıp konuşuyorlar masumları.
Hırsızı mafyasi almış satıyor vatanı karşi geleni terorla suclar düzene ve.

Onlara haykırmak istiyorum, korumak adına
.
Dikkat, ama dikkat, artık masum olan Çocukları bile vuruyorlar
.dünyamızdan degil gözlerimizin önünden bile.
İcinizdeki düygunu güzelini ön plana koy karşi gel şu sahte düzene icindeki güzellikler kadar dostlarınız güzel.
olsun okuyan düşünen gören eygüzel insan sayın dost bendeki dostluk sendeki anlayışa bağlı kalacak.
saygılarımla.
 
Yazan :Yücel Duman Almanya Wiesbaden
yupama@hotmail.de
4 / 6 / 09




B
İZ YANLIŞI NERDE YAPTIK.
 
1071'de ayni dindeniz diye size kucak actık;
Omuz omuza Malazgirt'te Bizans'a,karşı savaştik, yanliş
yaptik
1514'te bizim olmayan sava
şta Caldiran'da,binlerce kayip verdik, yanliş
yaptik
Canakkale'de yedi düvele kar
şı imparatorluk güneş
i batmasin diye oluk oluk
kan akittik, Çanakkale'yi gecirtmedik, yanli
ş

yaptik
.
1920'lilerde itilaf kuvvetlerini hep birlikte
,Anadolu'dan cıkarttik, hata yaptik;
Lozan'da iki devlete ne gerek var, birlikte
karde
ş kardeş
e gül gibi gecinip gideriz dedik,
Ne asil kuruculu
ğ
un nimetlerinden yararlandik ne de
azinliklar kadar hak
sahibi olabildik; bu ş
arki böyle olmamaliydi diye
itiraz ederek de
hata yaptık.

"Vatanda
ş Türkce Konuş "kampanyasina karşin
biz onurumuz olan, varolu
ş
umuzun
nedenlerinden olan
şam ş
ekerinden daha tatli olan
anadilimizle konu
ştuk, her
kelime için" bedel" ödedik,
yanli
ş yaptık.

Varliklarimizi Türk varli
ğina tamamen armağan
edemedik,Giritlere, Mekkelere,
Balkanlara, Kafkaslara ve Ortadogu'ya sürüldük,
Şehirlerimizin, ilcelerimizin, köylerimizin,dağlarimizin, ovalarimizin.

isimlerini medenile
ştirmek adina degiştirdiniz, biz
israrla ve inatla eski isimlerini kullandik,
İclerimizden birileri sadece fikirlerini
acikladigi icin gece yarilari jitem´in
kur
ş
unlarina hedef oldu, gündemi fail-i mechul
cinayetlerle me
ş
gul ettik;
Kutsal bayramimiz newrozlarda "ya
ş
asin halklarin
karde
şliği "dedik, görüntü,ve gürültü kirliliğ
i yarattik,
Her rengin t
ıpki ebruli sanatinda olduğu gibi,kardeş
ce,
uyum ve barı
ş
icinde
biribirini yok etmeden ya
şayabileceklerini düş
ündük,
yanilmi
ş
iz meger;
1938 den katliyama uğradık yakın zamandan sivastan diri diri.
Yandık ya BİZ NERDE YANLIŞ YAPTIK.
 
 
Yazan : Yücel Duman Almanya Wiesbaden
yupama@hotmail.de
28 / 5 / 09



                          VAR

Ayrılığımız açarsa o güzel gönlünde derin yaralar .

Gündüz kaçarsa huzurun,gece
doğmayan yıldızların.
Düşersen
mejburi yalanlarında kendi tuzaklarına .
Düşünmeden de uzaklarda benim sevenim var.
 
 
Olursa kişiliğine çeşit,çeşit tuzaklar
.
Unutup giderse hep yakın sandığın dostlar.

Ümütsüz olursa gezdiğin
evdeki odalar.
Düşünmeden uzaktan sana hala acık kapı var.
 

Kara bulutlar çökerse küme küme başına
Dudakların öpüşüyorsa hala göz yaşına.
Baskılar
yaşarsan her gün ardı ardına
.
Düşünmeden de b
ana uzaklardan huzur var.
 

Saçların beyazlayıp belinde
tel tel dökülünce.
İcinde yaşam sevincin artık bitince.
Güneş günü te
rk edip yeni gün icin gidince
.
Düşünmeden de bana uzaklarda hala bir yar var.
 
 
Yazan : Yücel Duman Almanya Wiesbaden
yupama@hotmail.de
15 / 5 / 09



                     BENİ...

Ne demeli?.. Nasıl anlatmalı?..
Ne yazmalı bu dar görüşlü yanlış düşünen insan bildiklerine ?
Sıradan bir yalnızlık benimkisi...
Kiminkinden farkı var bende olan derdin?
Kelimelerden cümle kurma yeteneğim, benim.
Yalnızlığımı sadece belgelenmiş bir "anı" yapar...
Herkesinki gibi bir yalnızlık bu...
Yangın yerinde eriyip kül olmak gibi...
Hiçbir teselliye boyun eğmeyen. Laftan, sözden anlamayan bir yalnızlık bendeki.
Asi onurlu Ümitsiz. Hiç kimseninkinden farkı yok.
Yıkılmışlıktan ucuz kurtulmuş hemen sonra...
Durduk yere bağırmak geldiysede icimden delisin sen demeyin.
Tam o sırada dostu aramak paylaşmaktır benimki.
Senden nefret ediyorumu sevgiye dönüştürmek bendeki bağırma isteği .
Bu kücük wiesbaden,den oğlumu yani baranı haykırmak...
Dudaklarımın önce titremesi... Sonra gözlerimin dolması.
En fazla ağlamak ıslak dudaklarla mırıldanmak.
Elimin ayağıma dolaşması beyhude olmam dalıp uzaklarda aramak gibi.
Halbuki senle aynı şehri paylaşiyorduk yani wiesbaden yani sesiz şehir.
Seni sarmak seni uzaklardan görmek yada aynı otobusten yolculuk yapmak.
Sesim kısık gözlerim etrafdan seni ararcasına bakıyor halbuki yanımdasın bir
 koltuk arkamda.
Bir döne bilsem bi baka bilsem benide gurura makum eden var.
Seni görmek Farklı mı yapar benim yalnızlığımı?
Duysaydın sesimi duysaydım sesini belki birileri kısıyor sesimizi.
Duyulmasın ben razı oldum kaderime yaşadıklarıma degil .
Anılar başkadır dertler başkadır kimse anlamadı benim derdimden.
Bense habere yazacam nereye kadar bilmeden tek bildiğim şu,ki.
Siz dostlarla paylaşmak icimi boşaltmak herkes baktığı gibi anlayacak.
BENİ.........................

Yazan Yücel Duman Almanya Wiesbaden
yupama@hotmail.de
7 / 5 / 09


 

GÜNÜ
 
Gürlet sesini her alanda
İşci kardeş köylü baba yanında
Şimdiki politikaci anlasın sonunda
Bir mais işci emekcinin günü
 
 
Kırma kırıcı olma yolundada dönme
Güneş gibi doğ yeniden hic sönme
Faşisti karektersizi devrimci görme
Bir mais işcinin emekcinin günü
 
 
Tarladaki ciftci fabrikadaki işci
Haldaki hamal ocaktaki taşci
Mahledeki bakkal restorantaki aşci
Bir mais işci emekcinin günü
 
 
Verisiye satan bakalci
Sokaklari dolaşan sütcü
Vardiye calışan işci
Bir mais işci emekcinin günü
 
 
Yazan . Yücel Duman  30.05.2009
yupama@hotmail.de Almanya Wiesbaden


********

BİR SIR OLDU SENDE

Şimdi sırada anlatmak yazmak var.
yüreğimde kalan emnanet sevgini vererek
çıkacağım hayatından .
ve nasıl girdiysem yalan gözlerine
öylece cıkıp gideceğim şiirimle.
yada.
bir kaç damla gözyaşıyla birlikte
senden aldığım güzeliği bakışını ve
sevgini sorarsan nasıl diye.
hani her şeyin başladığı ırmaklı yerde
yani bağinde yani anadoluda dersimde.
şimdi sırada gizli gizli ağlamak var.
şiir bitince başlayacak sessizliğim .
duymayacaksın telefondaki nefesimi.
bir başkasının söylediğim en güzel söz bile
titretemez yüreğini bundan sonra
ben sustukça sen yaşayacaksın dünyanda.
ihanetinin suçlusu ben olacam.
hani bana herşeyım dediğin icin yalanlarınla yaraladığın yerde.
yani bağinde gözyaşıyla geçen güne inat gülmek
ama ben sende unuttum gülüşümü
parkı olan wiesbaden den kaldı tüm ızdırabım.
oysaki herşey güzeldi bir zaman wiesbadenden.
adam gibi ağlamak bile koymuyordu .
Şimdiki sahte gülüşler kadar.
Ben hayalerimle yangın yerine dönerek
Sende herşey bir sır gibi oldu.


Yazan: Yücel Duman
Almanya Wiesbaden
yupama@hotmail.de

*****

YAP ÜLKEM

Savaşlardan nice masumlar öldü.
İnsan kani akıyor hertaraf göldü.
Coğu diktatörler bak söndü.
Sen sönmeden degiş ülkem.


Faşizm ve kominizim benc yanlış düzen.
Gencleri öldüreten anaları üzen.
Saraylarda oturan köşkten gezen.
Demokrasiyi ister ülkem.


Gurur yapma gel inadı bırak.
Ölüm yaklaştı hayatta son durak.
Ustasını coktan gecti bizim cırak.
Devrimci ve demokratını dışlama ülkem.


Şaiir yücel yazar demokratın konuşur.
İnsan her alanda birbirile yarışır.
Kavga eden bir gün gene barışır.
Kendi insanınla barış ülkem.


Yaptıklarınla sen övünürsün.
Bazi kesime mahsum görünürsün.
Kimi sever kiminide horluyorsun.
Babalığı tüm çocuklarına yap ÜLKEM.


Yazan Yücel Duman .Almanya Wiesbaden
yupama@hotmail.de www.gomanweb.com
y.t. 15: 11 :08

****

BENZER

Sabha güneşin doğuşundaki kızıllık.
Yüreğimdeki yangına benzer.
Sana olan sevdam benim .
Savaştan esir düşmüş askere Benzer.


Rüzgara yenik bir sonbahar yaprağı.
Benim burda yaşadığım hayata benzer.
Cisil cisil yağan yağmur.
Hic dinmeyen göz yaşıma Benzer.


Esen sonbahar rüzgarın uğultusu.
Kalbimdeki ağlayan sese benzer.
Yağmura mahruz kalan bir ilkbahar karı.
Günbe gün biten gencliğime Benzer.


Yaprağı dökülmüş bir sonbahar ağacı.
Sensiz kalan bedenime benzer.
Bir gün yıkılırsın da elinde bir şey gelmez.
Benim avrupada turist oluşuma Benzer.



Yazan yücel Duman Almanya Wiesbaden
yupama@hotmail.de
BENDEKI BIR NEVRUZ 


ğrılarımla ilgili olarak tedavi göreceğim sağlık merkezine nihayet yerleştim.
Orada aynı rahatsızlıktan tedavi gören üç bayan, altı erkek olmak üzere dokuz
kişiydik. Kısa süre içerisinde tanışıp arkadaş olduk. Onlarla güzel bir dostluk
ilişkisi kurduk. Akşamları kağıt oynar, fıkra anlatır, ortak konular üzerine sohbet
ederdik. Sonu gelmeyen fıkralar anlatıp gülerdik. Ahmet amca diye fanatik Türkçü
bir hastane arkadaşımız vardı. Bir akşam otururken bana bu “Yücel’ciğim, siz Kürtler
bu Nevruz’u neden kutluyorsunuz? Kutlamazsanız olmaz mı?” dedi. Ben de Ahmet
amcaya, “Sevgili amcacığım, siz Türkler bu Nevruz’u yasaklamasanız olmaz mı?”
dedim ve gülüştük. Ahmet amcaya, “Nevruz nedir, bilir misin? Neden yasaklanmış
biliyor musun?” diye sordum. O da, “Kürtçülük sembolü ve Kürtçülük bayramı olduğu
için yasaklandı. Türkiye Türklerindir, hepimiz kardeşiz ve Türk’üz” dedi. Ben de
kendisine, gülerek, “Öyle değil işte Ahmet amca! Ben Türkiyeliyim. O topraklarda
yaşıyorum, orası benim de vatanım. Ama ben Kürt’üm. Anadilim Kürtçe,
annem-babam Türkçe bilmiyorlar. İstersen sanaNevruz’un da ne olduğunu
anlatayım” dedim. Ahmet amca da, “O zaman hadi anlat da dinleyelim” dedi.

Ben de ona uzun uzun Nevruz’u anlattım.

NEVRUZ
Nevruz, aslında Farsça “yeni gün” anlamına gelen bir sözcüktür.
Çıkış noktası olarak da İran toprakları gösterilmektedir, birçok millet bu
bayramı kutlar. İlkel çağlardan beri ışık ve onun temsilcisi olan ateş, kutsal
sayılmaktadır. Işığın ve ateşin gücüne inanan insanlar, bir tür ışığa ve ateşe
tapmaya yönelmişlerdi. Bu insanlar bunu kutlayan törenler yapmışlar.
Kimilerine göre Zerdüştlük bu şekilde ortaya çıkmış, kimilerine göre
de Nevruz Zerdüştlük’ten çıkmıştır. Nevruz, Fars Güneş Takvimi’nin
ilkayıdır Güneş’in koç burcuna girdiği gün olan 21 Mart bir
dönüm noktasıdır. Bugün kış biter ve ilkbahar başlar. Gündüzlerin
uzamasıyla günışığı artar, uyuyan tabiat uyanır, bitkiler
canlanır, çiçekler açar ve toprak ana doğurganlığını insanoğluna
sunar. Bir efsaneye göre zalim olan Dehak, omzundan arkadaşı
şeytanı öper. Bu sırada iki yılan türer. Dehak, bu yılanları
beslemek için her gün iki gencin beynini yem yaparmış. Bir gün
zalim Dehak’

 

 

 AVRUPA

Söz vermişti sana güzel ana.
Ayrılınca sende ağladın yana yana.
Ana sen duvacı oldun herzaman bana.
Anayı onutturan senmi oldun avrupa.
Avrupa kimine nan kimine can oldun.
Kimine göz yaşi kimine kan oldun.
Kimi yürüdü actı kimide sarardı soldu.
Bundan senin payın nekadar var avrupa.
Avrupali ama insan olmayı bilmedim.
Baci kardeş ana baba duymadım.
Ömür biter elbet birgün aklıma almadım.
Neyi öğrettin sen bana avrupa.
Sana geldim cahildeğildim.
kendi gencliğimin sonunu gettirdim.
Kader tüm avrupayı gezdirdin.
Söylede artık anlasın bunlar avrupa.
Her sözde hasret yada vatan.
İnsanlığı unutan fikrine catan.
Tüm kişiliğini şimdi euroya satan.
Söyle senmi yoksa AHLAmi büyük AVRUPA

yücel DUMAN      3 Eylül 2003
www.bedevagel.tr.gg




*****

KURALIN GEREĞİYDİ

Yücel Duman Güneş doğuda doğdu. Tıpkı bizim insanlar gibi, ama güneşimizin güzel
bir kuralı vardı ve de onu yerine getiriyor. Kendi kuralı gereği batıya gitme
mecburiyetinde amaher seferinde tekrar doğuya dönmek şartıyla. Biz ise hayatın
kuralına boyun eğerek, günümüzün şartları bizi gıdım gıdım batıya sürdü, dolaylı
olarak türlü zorlukları yaşattı bize. Kimin evi kendi başına yıkıldı, kimimiz de
yapılan zorbalığa lanet okuyarak doğuyu, yani doğduğumuzyeri terk ettik ve bugün
batıdayız. Tıpkı güneş gibi unutmadık.Örneğin sizin yaptığınız bu güzel sayfalarla
ya da pencerelerle biz batıda olsak bile, o cevre, o yerler, yani Dersim bize
gelemeyeceği besbelli. Biz ise sizlerin yaratıcılığınızla, yanı bu pencereler sayesinde
oralara, kimimiz sözümüzle,kimimiz sazımızla,kimimiz yazılarımızla gidiyoruz..
Bendeniz Yücel Duman olarak, kendimce yazdığım şiirlerimle, hem oralara gitmek
hem de yaşatmak mecburiyetini kendimde görerek, niyetim sizlerin yardımlarınızla
gitmek, anlatmak, gezmek görmektir. Ben de bu güzellik adına sizlere bugün
de yarın da ve de gelecekte teşekkürümü hep kendimden borç bilerek, sizin
yarınlarınıza gölge düşmesin diyor, başarılar dilemekten kıvanç duymaktayım.
Güzellik adına ne varsa, sizin olsun değerli dostlar...
17.05.2008
Yücel DUMAN

*******


ENTEGRE

Bize yabanc deyip hor görürsen
Fanatiklerinle evimizi yakıp yıkarsan
Sırtımızdan en büyük payı kaparsan
Ben senle nasıl entegre olam
Demokrasi temelinden insanları bir tutmasan
Sende yaşayan tüm insana insanca bakmasan
Emekci işcinin emeğini vermezsen
Ben senle nasıl entegre olam
Entegre nedir önce kendince öğrenmesen
Daha önceleri gibi din ırk düşüncelere dönersen
Sözden Avrupalı özden gerici kalirsan
Ben senle nasıl entegre olam
Şimdi ABD sistemine uyup gülersen
Modern köle gibi işciye davranırsan
Tüm yapılan yanlışlardan hesap sormasan
Ben senle nasıl entegre olam
Sırtımızdan büyük payı kaparsan
Bizi insan yerine koymasan
Ludwigshafen’de coçuk yakarsan
Sorarım ben senle nasıl entegre olam
Cikardiğın kanunlar yabanci gördüğüne zor
Ben şiirlerimle derim yeter artık dur
Her şeye faşistle degil demokratınla gör
Gerceği görmesen ben senle nasıl entegre olam

yazan: Yücel DUMAN ALMANYA / Wiesbaden
Ekleme Tarihi: 30.05.2008 / Gomanweb 

*****

YURDUM

Köyden bu sene baharı gördüm
Coçukca sevindim kırlara cıka durdum
Ucan kuşa yürüyen karıncada sordum
Dünyada en güzel benim yurdum

Coşik babadan ince belek sılbusu gördüm
Coçukluktan gezdiğim yerlere vardım
Duva ettim avuc actım coşik babadan sordum
Dünyadan en güzel benim yurdum

Sende degişen bir şey olmamış
Ciçeğin acmış tamamı daha solmamış
Emsallarım köyde kimse kalmamış
Dünyada en güzel benim yurdum

Bak bir daha sana geldim
Suyundan ictim ağladım güldüm
Cevre köyleri seyre durdum
Dünyada en güzel benim yurdum

12.07.2008
Yazan.Yücel Duman / Almanya /Wiesbaden


*******

BİR YAĞMURLU GÜNDE İZMİR

Bir gün İzmir ’de dışarıda kalmıştım. Yani yatağım yer, yastığım taş olmuştu koskoca
İzmir’de. Bu günüm benim için çok zorlu geçmişti, ki ondan dolayı siz dostlarla paylaşmak
istedim.Uzun bir süreden beri idi dışarıda kalıyordum, gidecek kimsem yoktu. Aslında
çok köylü ve de dostlar vardı, ama burası izmir sen yalınızsın ve dışardanın. Çok derine
inmeden sadece bu yağmurlu günü anlatmak geldi içimden. Evet, benim evim İzmir
fuarıydı ama çok yağmur yağdığından orasını bile bana çok bulmuştu. Sığınacak bir
yerim yoktu. Bense dolana dolana eşrefpaşa’ya kadar gelmiştim. O kadar ıslanmıştım
ki, o kadar da açtım. Hava sıcaktı, neyse ki üşümüyordum. Artık dışarı mı bana, ben
mi dışarıya alışmıştım bilmiyorum. Akşam üstüydü. Önüm karanlıktı. Koytu bir yer
aramak, hangi apartmanın girişi uygun, ha bire arıyordum. Bu arada ıslanmıştım.
Yatacak yerle, açlık ıslaklığımı bastırmıştı. Düşünemiyordum. Önüm akşam, gün geceye
dönüyordu. Bunu da biliyordum ama yapacak başkada çaremin de olmadığını biliyordum.
Bir ara düşündüm bizim bir köylü var yakında, gideyim mi gitmeyeyim mi? Çok
düşündüm. Bazen de çocukluk gururu bastırıyordu. Gitmem onlar beni istememişlerdi.
Ben budur üç aydan beri dışarıdayım.i başardım bu yağmurlu günü de başaracağım.
Bir baktım ki Hakimevler’e gelmişim. Daha sonra mahalle arasında dolaştım. Belki
biri görür, gel çocuk, kimin kimsen yok mu, gel içeri diye, düşündüm. Çocukluk işte,
ama bazen de ağlamamaktan kendimi zor tutuyorum. Baktım bir apartmanın
önündeyim. Apartman biraz eski, öyle lüks değil, kapı sonuna kadar açık. Bir
Erzurumlu kapıcı var, kısa boylu, bıyıklı. Ben yağmur şiddetlenince apartmana
sığındım. Onunla sohbete tutulduk. İşte bu sıcak havada, bu yağmurlu İzmir ’de
pek nadir olur yazın derdi. Kapıcı bana sordu, sen nerde oturuyorsun bir yandan
da üstüme bakıyordu. Ben de valla abi, üç aydan beridir dışarıdayım. Binanın giriş
katı boştu. Bina sahibi ile bir fosforlu kadın ve on üç yaşında, on iki yaşında bir kız
geldiler. Kapıcı hemen resmileşerek buyurun efendim, buyurun, diyerek kapıyı açtı.
Bina sahibi kadına, işte burası daire siz bakın benim gitmem lazım deyip gitti. Bina
sahibi kadına baktı kapıcıyla beraber ben de bu arada girdim içeri. Kız, anne burası
çok pis almayalım, diye tutturmuştu. Annesinin de çaresi olmadığından hem bakıp,
hem de; kızım bak annem bile bizi istemiyor, baban sana sahip çıkmadı, ne yapayım
benim de işim yok, derken kapıcı; kızım benim de iki kızım var sen yaşında, dedi
elindeki çikolatayı kıza verdi, başını okşayarak. Senin adın ne güzel kızım, diye kızla
konuşuyor, bense öyle bakınıp geceyi düşünüyorum. Bu arada kadın bana sordu; sen
boya yapmasını becerir misin? Ben 16 yaşında, zayıf biriyim. Ben de, tabi hele boya
olsun, yaparım, dedim. Saat akşamın dördü olmuştu bile. Bu arada kapıcı da kızı ikna
etmiş olmalıydı ki,anne alalım bu evi, tamam anne demeye başlamıştı. Hem kız, hem
de annesi sevinmişti. Ben de içimden sevinmiştim. Evin boyasını bana yaptırırlar da,
biraz para verirler, belki karnımı doyururum hesabına. Kadın, haydı bana yardım et de
gidip boya alalım, dedi. Kapıcı da, git oğlum, git bak sana da iş çıktı. Beraber tekrar
Eşrefpaşa’ya gelmiştik. Minibüsten indik bir iki adım kızı restoran görünce, anne
acıktım, dedi. Kadın bana sordu: sen de aç mısın? Ben, evet, dedim. Restorana girdik.
Ben kuru fasulye ve pilav yemiştim, ama belki bir somun ekmeği beraberinde yedim.
Bu arada kadın beni hep seyrediyordu. Ben, kendi kendime sanki çok umurumda,
oğlum karnını doyur, bir daha kim bilir bu fırsat nasıl eline geçer, dedim. Yemeğin
üzerine bir de su ictim. Kadın sordu: biraz daha ekmek ister misin? Ben, yok dedim.
Tabi biraz da utanmıştım. Neyse ki gidip boya aldık. Ben sevinmiştim. Artık karnım
doymuştu. Bu akşam yatacak yerim de var. Yanı dışarıda değilim. Boyayı yaparsam
biraz da param olacak, diye düşünüyordum yolda. Neyse ki geldik ve bana tarif etti;
burayı böyle boya, benim gitmem lazım yarın geleceğim, dedi. Ben biraz karton ve
gazete almıştım çöpten, kapıcıdan. Kapıyı kapadım, boya yapmaya başladım. O oda
car çabuk bitmişti. İkinci katı da vurdum ve kartonları yatak yaptım. Bir battaniyeyi
de kapıcı amca vermişti. Güzel bir yataktan, güzel bir uyku yatmıştım ki ne zaman sabah
olmuş, ne zaman kadın gelmiş, hiç anlamadım. Kadın beni kaldırdı, o güzel yapmışsın,
sen burada mı yattın? Diye sordu. Ben de, evet, dedim. Neden deyince de, ben de, başımda
geceni anlattım. Bana çok acımıştı süslü kadın, ama fırsatçılık da yapmaktan kaçınmamıştı.
bak sen burada yatabilir benimle de ekmek yersin, ama sana boya için para vermem
tamam mı, dedi. Ben dünden razıydım. Boya bitti. O gün hemen bir arabayla beni de aldı
Balçova’da lüks bir binaya, yani annesine gittik. Biraz eşyası vardı onu da bana taşıttırdı.
Karnımı da doyurdu. O gece de orda yattım. O gene gitti, ama nereye gider, ne iş yapar
bana ne? Bilmesem de olurdu. Karnım doyuyor, yatacak yerim var şimdilik. Önemli olan
benim için buydu. İkinci günü de yatmıştım ve üçümüz beraber. O kızıyla bir odada, bense
bir odada yatıyordum. O gidince ben de iş bakmak için restoranlarda çırak bulaşıkçılık
soruyordum, ama kimse almıyordu ya da işçiye itiyat yoktu ya da şansım yoktu. Neyse
bulamadım gene akşam eve gelmiştim. Biraz geç gelmiştim. Nerde kaldım, dedi. İş aradığımı
söyledim. Ha iyi, yarın da bakarsın, inşallah bulursun, dedi. O gece ben bir rüya gördüm.
Çocuklar bana ekmek veriyorlardı. Hani derler ya, aç tavuk kendisini darı ambarında
hissedermiş. Benimkisi de hesap olmuştu. Rüya, ama gene de dua ediyordum. Sabah
kalktım, kahvaltı yaptık, beraber çıktık. Ben konağa kadar onunla minibüsle geldim,
orada indim. O gitti ama nereye bilmem. Akşama görüşürüz, dedi ve gitti. Ben de biraz
dolaştım. Cevatın kahvesine gidip, iş sordum. Yok, dedi. Alt yolda Balcova’ya doğru
geze geze gidiyordum. Kahveler durağına vardığımda, bir gurup çocuk top oynuyordu.
Yanlarına gittim, rüyam aklıma gelmişti. Biraz durdum onların yanında. Biri hey gel, sen
de oyna, zaten bir eksiğimiz var, diye seslendi. Benle beraber sekiz kişi olduk.dörtlü maç
yaptık. Ben bir de gol atınca, sevinmişti takım arkadaşlarım. Bu arada bana, yarın da bu
saatte gel, oynayalım, dediler. Ben de, neden bu saatte? Diye sordum. Biz burada kereste
fabrikasında çalışıyoruz, bu saatlerde devamlı bazen iki, bazen de üç dört saat elektrik yok.
Biz de top oynuyoruz. Sen de gel. Ben, benim ne gidecek yerim ne de yiyecek ekmeğim var.
Açım, işsizim. Bana da işvermez mi sizin patron? Bunları söyleyince bana acıdılar, beni alıp
patronun yanına götürdüler.Gittik. Beni anlattılar. Patronları bana iş verdi. O gece eve
gittim. Kadın bir dost bulmuş. Dostu bu da kim, demez mi? Kadın beni anlatı ve hemen
yan odaya geçtiler. Adam, bunu istemem burada ya bu çocuk ya da ben, diye diretti.
Kadın, tamam ben söylerim, yarın gelmesin. Ben her şeyi duymuştum. Bana geldi.
Ben, ben her şeyi duydum, dedim. Kadın, kusura bakma, dedi. Başka bir çaremin
olmadığını biliyordu. Bana biraz harçlık verdi. Ben, teşekkür etmiştim.
Bana ismini söylemeyince ben de giyiminden dolayı süslü derdim, gülüyordu. Ben erkenden
işe gittim, gelen yoktu. Bir poğaça aldım, yedim, bekledim. Arkadaşlar ve şef geldiler. Şef
beni görünce de, aferin lan, bak erkenden gelmişsin, dedi. Ben de, benim yerim yok, ben
dışarıdaydım, dedim. Nasıl olsa bu akşam gene dışarıda kalacaktım. Şef, neden, senin kimin
kimsen yok mu, diye sordu. Ben, yok, dedim. Akşam burada talaşların üzerinde yatarsın,
bari üşümesin gece, dedi. Derken artık bir işim ve yatacak bir yerim olmuştu. Bu hayat sadece
bir yağmurlu gün İzmir ’in çilesini yaşatmıştı. Devamı mı? Devamı hayat hikayemi roman
yaparak yazmıştım ama bu kısmını yazmayarak es geçmiştim. Düşündüm hiç de iyi yapmadığımı.
Aslında hayatımın her zerresini yazmam lazım. O zaman para etmemişti dört yüz sayfa.
Almanca’ya çeviri çok para tuttuğundan çok şeyi yazmamıştım, ama bunu da böyle hikaye
halinde siz değerli okuyan dostlarımla pahlaşacağım zaman buldukça da. Ben böyle hayatı
yaşayarak hala ayaktayım. Bıkmadan buraya kadar benim hayat hikayemi okuduğunuz için,
benle yaşadıklarımı paylaştığınız için, ben de size teşekkür etmekten başka da güzel laf
bulamamaktayım... Saygılarımla.

Almanya, Wiesbaden

********

BARAN

Sen var ya sen
Sen benim özlem duyduğum baranım
Gönlümde yatan ve hasretin
Hiçbir zaman bitmeyecek asla baranım
Biliyor musun baran
Sen yoksun ya artık tadı yok hiçbir şeyin
Hani senle gülüyorduk sazla oynarken
İnan şimdi gülemiyorum baran
Hani senin ağlaman vardı
Hani senin evin içinde dolaşman
Hani evin her yanında sesin vardı
Hani çocuklarıyla bize gelen dostlarımız vardı ya.
hepsini unuttum
Hani ailemizin umutları vardı ya
Onlar da senden sonra söndüler
Wiesbaden sensiz çekilmiyor baran
Yüreğimden açmadan soldu güllerim
Düşünmeden beni senden ayırdılar baran.
Bu zor dünya
Sensiz daha da zor artık BARAN.

Almanya/Wiesbaden - 10.02.2008




 









 

 

 

 

 

 


 Nerde masallarım o masum hayallerim Ben ne zaman büyüdüm anne
 

a
 
necmettinbal23@gmail.com
 

.......

kölemis ..



www.kolmisli-helin.tr.gg

.......................

13.03.2008 TARİHİNDEN İTİBAREN ZİYARETÇİ ADEDİ

.......................
manşetler

.................................
SİNEMA
 
SİTELER
 
href="https://www.gomanweb.com">
 Em.Öğrt. Mustafa ELVEREN

...................

YÜCEL DUMAN
http://www.bedevagel.tr.gg

 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol